
Kimden geldiysek ona aidiz. Bizlerin bu hayata dair seçme özgürlüğü kalıcı bir çözüm değildir. Asıl mesele Allah’ın bizden istediği yolda olmamızdır. İrademizi kullanıp doğru yolu bulmamız için Allah’tan yardım istemeliyiz. Aksi taktirde dünya hayatının bir sonu var.
Müslüman;
Rabbinin azametinden korkup titreyendir
Rabbine ortak koşmayandır
Rabbine döneceği için verdiklerini kalpleri ürpererek verir
Hayır işlerinde koşuşturup o uğurda öne geçendir
Kötülüğü iyilik ile uzaklaştırandır
Tartısı ağır gelendir
Yetimin hakkını kesinlikle yemez
Yolda kalmışlara yardım eder
İnsanların kusurlarını affeder
Yalnızca Allah’a(c.c) dayanıp güvenir
Yeryüzünde alçak gönüllü olarak yürür
Yoksulluk yüzünden evlatlarını öldürmez
Hakk’ı bile bile gizlemez
İnananlara ‘ sen mü’min değilsin ‘ demez
Namuslarını ( ırzlarını ) korur
Anne ve babalarına öf bile demez
Kötü zandan ve gıybetten kaçınır
Ahidlerine ( sözlerine ) sadıktır
Zekatlarını hakkıyla verir
Mü’minlere karşı alçak gönüllüdür
Darlıkta ve bollukta da infak eder
Gerçekten felaha kavuşandır
Allah’ın(c.c) ayetlerini az bir menfaatle değiştirmez
Rasullerden hiç birini birinden ayırt etmez
Allah’ın(c.c) adı anıldığı zaman kalbi ürperir
Zinaya asla yaklaşmaz
Namazlarını huşu içinde ve dosdoğru kılar
Boş şeylerden tümüyle yüz çevir
Mallarıyla ve canlarıyla cihad eder
Cahillerle asla tartışmaz
Kınayıcının kınamasından hiç bir zaman korkmaz
Emanetlerine ihanet etmez
Söz verdiklerinde sözünde durur
Allah’a(c.c) asla şirk koşmaz
Müslümanım adlı yazı dizisinin onbeşinci yazısını da yazmama güç veren Allah’a ne kadar hamd etsem azdır. Ey Allah’ım! ben seni layıkıyla hamd edemem, kendine hamd’i layık gördüğün kadarsın. Elhamdulillehi rabbilalemim.
Son söz olarak ne söylenebilir diye düşünürken yüreğimden yüreklerinize köprü kuracak bir şeyler yazmalıyım ki izi kalsın diye düşünürken aklımdan şu kelimeler geçti;
“Müslüman; Allah’lı(c.c) olandır”
Selam ve dua ile…