Bismillehirrahmenirrahim.
“Ve Kur’ân’ı okumam emredildi.” Artık kim doğru yola gelirse, yalnız kendisi için gelmiş olur; kim de saparsa ona de ki: “Ben sadece uyarıcılardanım.” Neml süresi/92
Bu ayetten sonra acaba kimin okumama mazereti olacak bilmiyorum ama bildiğim bir şey var ki peygamber efendimize(s.a.s) emredilenin bizlere de emredilmiş olmasıdır. Bir dinleti haline getirdiğimiz Kur’an-ı Kerimi anlama konusunda ciddi sıkıntılarımız var. Çünkü anlamaktan ziyade hep kıraat ettiğimizden dolayı hayatımızda bir değişiklik olmamakla birlikte gerileme kaydedilmekte.
“İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Yaşantısında Kur’ân’dan hiçbir şey bulunmayan kişi harabe bir ev gibidir.” (Tirmizi, Dârimî)
Kimsenin kale almadığı, saygı duymadığı, arayıp sormadığı bir şahsiyet olmak nasıl bir duygu acaba? Terkedilmişlik hiç kimsenin istemediği bir durum ama…
Hayatında Kur’an’ın izi olmayandan daha mahrum kim olabilir ki. Bizler hayata dair ne kazandıysak Kur’an-ı bizlere yol gösterici olarak gönderen Allah(c.c) sayesindedir. O’nun bizlere verdiği iman nimetini unutmamak lazım.
Cenneti anaların ayakları altına seren bir dinin mensupları olarak acaba annelerimize gereken değeri verdiğimizi hiç sorguladık mı? Hangi annemizin eli öpülesi değil ki? Ama gel gör ki anne adayları bu kıymetin farkında olmaya biliyorlar. Çocuk yetiştirmek dünyanın en büyük mesleğidir diye düşünüyorum. Geleceğe dair söz hakkımız olsun istiyorsak bu böyle. Hayırlı bir evlat iyi miras olsa gerek.
Geleceğin mimarları diplomalı mühendis veya mimarlar değil, Allah’ın(c.c) ahlakıyla ahlaklanan “anneler” olacaktır.
Geleceğe yatırım yapmak gibi bir derdimiz varsa ahlaklı fertler yetiştirmeliyiz. Bunu başarabilmek içinde referansımızı Kur’an’dan almak zorundayız. Kur’an’ın inşa etmediği fertleri, şeytan işğal ediyor.
Gelinen nokta gözlerimizin önünde. Gençliğin nereye gittiği meçhul. Elimizden ne geliyorsa yapmaya koyulmalı. Yalanın sermaye olduğu, emniyetin yitirildiği, mahremiyetin ayaklar altına alındığı, saygıdan eser kalmadığı, ahlakın çöktüğü bir dönemden geçiyoruz.
Elimizi çabuk tutmalı. Ne kurtarırsak kardır hesabıyla hareket etmeli. Gidenler bizden gidiyor. Kayıp bizim kaybımız. Kayıtsız kalmak yakışmaz bize. Durmak zamanı değil. Ayağa kalkıp silkinme vakti. Uykularımızı feda etmenin zamanı… Şafak sökmeden yola koyulmak lazım. Nerde olursak olalım, hangi şartta olursak elbette ki yapılacak bir şeyler vardır. Umutsuzluğa kaplamak yok.
“Le tehzen innallaha meene” nebevi tevekkülü kuşanıp sabredenlerden olacağız. Yüreklerimizdeki dualarımızın dillerimize vurma zamanı… sessizliğimizi bozma vakti.
Kur’an-ı Kerimin her ayetinde kendimizi muhatap kabul etmeliyiz. İyi okumak, iyi anlamak, iyi dinlemek, iyi yaşamak, iyi aktarmak en büyük hedefimiz olmalı.
Selam ve dua ile…