Bu yazıyı özellikle Allah’ın bir velisi (dostu) olmak isteyenler için yazıyorum. Neden mi? Çünkü insanların çoğunun böyle bir niyetin sahibi olmadıklarını biliyorum. Nereden biliyorum? Bakalım.
30 / RUM – 8
…inne kesîran minen nâsi bi likâi rabbihim le kâfirûn(kâfirûne).
… muhakkak ki insanların çoğu, Rab’lerine mülâki olmayı inkar edenlerdir.
O halde bu yazıyı okuduğunuza göre siz de velilerden biri olmak istiyorsunuz. Allah’a dost olmak neden gerekli?
Dünya ve ahiret müjdesi almak için gerekli.
10 / YUNUS – 62
E lâ inne evlîyâ allâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Muhakkak ki Allah’ın evliyasına (dostlarına), korku yoktur. Onlar, mahzun da olmazlar, öyle değil mi?
10 / YUNUS – 63
Ellezîne âmenû ve kânû yettekûn(yettekûne).
Onlar, âmenûdurlar ve takva sahibi olmuşlardır.
10 / YUNUS – 64
Lehumul buşrâ fîl hayâtid dunyâ ve fîl âhıreh(âhıreti), lâ tebdîle li kelimâtillâh(kelimâtillâhi), zâlike huvel fevzul azîm(azîmu).
Onlara, dünya hayatında ve ahirette müjdeler (mutluluklar) vardır. Allah’ın sözü değişmez. İşte O, fevz-ül azîmdir.
Kalbimizin karanlıklardan adınlığa çıkması için gerekli.
2 / BAKARA – 257
Allâhu velîyyullezîne âmenû, yuhricuhum minez zulumâti ilen nûr(nûri)…
Allah, âmenû olanların (Allah’a ulaşmayı dileyenlerin) dostudur, onları (onların nefslerinin kalplerini) zulmetten nura çıkarır…
Bize furkanın verilmesi yani Kur’an’ı anlayabilmemiz için gerekli.
8 / ENFAL – 29
Yâ eyyuhellezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen …
Ey âmenû olanlar, Allah’a karşı takva sahibi olursanız sizi furkan (hak ve bâtılı ayırma özelliği) sahibi kılar…
Allah’ın bizi sevmesi için gerekli.
3 / AL-İ İMRAN – 133
Ve sâriû ilâ magfiretin min rabbikum ve cennetin arduhâs semâvâtu vel ardu, uiddet lil muttekîn(muttekîne).
Ve, Rabbinizden olan mağfirete ve genişliği yerler ve gökler kadar olan, muttekîler için hazırlanmış olan cennete koşun!
3 / AL-İ İMRAN – 134
Ellezîne yunfikûne fîs serrâi ved darrâi vel kâzımînel gayza vel âfîne anin nâs(nâsi), vallâhu yuhibbul muhsinîn(muhsinîne).
Onlar (muttekiler), bollukta ve darlıkta (Allah için) infak ederler (verirler) ve onlar öfkelerini yutanlardır (tutanlardır) ve insanları affedenlerdir. Ve Allah, muhsinleri sever.
Bunu daha da uzatabiliriz ancak bu kadarın yeterli olabileceğini düşünüyorum. Veli olmak ile takva ehli olmak aynı paralellikte kullanılmıştır.
Peki bunun için ne yapmamız lazım? Cevap: Allah’a teslim olmak.
3 / AL-İ İMRAN – 102
Yâ eyyuhellezîne âmenûttekullâhe hakka tukâtihî ve lâ temûtunne illâ ve entum muslimûn(muslimûne).
Ey âmenû olanlar, Allah’a karşı “O’nun hak takvası” ile (bi hakkın takva, en üst derece takva ile) takva sahibi olun! Ve sakın siz, (Allah’a) teslim olmadan ölmeyin!
Bu teslimiyet biz hayattayken gerçekleşmeli. Peki teslim edilecek neyimiz var yani nasıl teslim olacağız?
Allah biz insanları üç vücut (ruh, fizik vücut ve nefs) bir serbest irade ile yaratmıştır. Tüm bunların sahibi Allah’tır. Eğer bize verilen bu emanetleri sahibi olan Allah’a teslim etmeyi Allah’tan dilersek Allah’ın yardımıyla gerçekleşir. Önce ruh Allah’a ulaşır. Sonra fizik vücut Allah’ın tüm emirlerini yapmaya başlar ve treslim olur. Nefsin tezilenmesiyle nefs Allah’a teslim olur. Cüz’i irade, külli iradeye bağlandığı zaman da irademizin teslimi gerçekleşmiş olur. Tüm bu teslimler ayrı ayrı ele alınması gereken uzun mevzular olduğu için kısa kısa anlatmaya çalıştım.
Teslimlerin başlayıp tamamlanması bir mürşidin vasıta olmasıyla mümkündür. Vesile (mürşid-irşad eden) olmadan teslim olmak mümkün değildir.
72 / CİN – 14
Ve ennâ minnel muslimûne ve minnel kâsitûn(kâsitûne), fe men esleme fe ulâike teharrev reşedâ(reşeden).
Ve gerçekten bizden, (Allah’a) teslim olanlar da var ve bizden kasitun (kalpleri kasiyet bağlamış) olanlar da var. Artık kim (Allah’a) teslim olmuşsa (ruhunu teslim etmişse) işte onlar, irşad olmayı (nefsin ve iradenin teslimini) arayanlardır (dileyenlerdir).
Müşrdiş, hacet namazı kılınarak Allah’tan istenir.
Hacet namazı
Hacet namazinin persembeyi cumaya baglayan gecelerde veya kandil gecelerinde kilinmasi asildir. Ama bütün gecelerde kilinabilir. Önce boy abdesti alinir. Sonra hacet namazina niyet edilir.
Namazda asagidaki âyetler okunur:
1. Rekâtta: Subhaneke + Fatiha + 3 Âyetel Kürsî
2. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
Rekâtin sonunda : Ettehiyyâtü
3. Rekâtta: Subhaneke + Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
4. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
Namaz tamamlandiktan sonra Allah’tan hacet neyse o istenir. Allah’tan mürsid istemek için bu namaz kilindiysa mürsid istenir.
Bu namazdan sonra hiç konusmadan yatmak gerekir. Yatarken kibleyi saga alacak sekilde yatak kurulur. Vücudun ön cephesi kibleye çevrilerek yanüstü yatilir, 3 Âyetel Kürsî okunur ve Allah’tan mürsid istenir. Eger kisinin haceti mürsid degil de baska bir hedefe ulasmaksa (zahirî veya batinî bir hedef olabilir) o hedefe ulasmak istenir. Sessiz zikir (hafî zikir) bu istekten sonra baslar. Yanüstü yatildigi için sag kulak yastiga gelecektir. Bas biraz saga, sola oynatilarak kulakta kalbin atislarinin, basinç sebebiyle rahatça duyulacagi pozisyona gelinir. Ve kalbin her çift atisinda “Allah, Allah” diyerek kisi Allah’i zikr-i hafî ile (yani sessiz olarak) içinden zikredecektir.
Eger ilk namazdan sonra yatildiginda birsey görülmez ise tekrar tekrar, her persembeyi cumaya baglayan gece namaza devam edilmelidir. Her gece de kilinabilir.
Allah ile kalın, mutlu kalın.