
Herkesin malumudur ki yılbaşı kutlamaları bir Hıristiyan kültürü, Batı’nın bir yaşam tarzıdır. Aynı zamanda Hz. İsa’nın doğum günü olarak da kutlanmaktadır.
İslam ümmeti olarak bir yılı daha acılarla dolu olarak geride bıraktık. Yeni yılın hayırlı, bereketli, barış ve huzur içinde geçmesini temenni ediyorum.
Geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da yılbaşı kutlamaları ile ilgili tartışmalar olağan bir şekilde devam ediyor. Ben de ilkyazımı bu konuya ayırdım.
Herkesin malumudur ki yılbaşı kutlamaları bir Hıristiyan kültürü, bir yaşam tarzıdır. Aynı zamanda Hz. İsa’nın doğum günü olarak da kutlanmaktadır. Bunda herhangi bir sakınca da yok. Doğrusu bizim için dini bir mesele değildir. Bu günün meşru olarak kutlanmasında da herhangi bir engel yok. Dinimizin bu konuda emredici yâda engelleyici bir hükmü de yok.
Bir kısım Müslümanlar yılbaşı günü akşam bilinçli olarak ve muhalefet etme amacıyla evde yemek yapmıyor yada basit bir yemekle geçiştiriyor. Aslında buna da gerek yok. Normal günlerde yaptıkları yemekler ne ise, o gün de aynı şekilde devam etmelidir.
Kanaatimce işin üzücü yanı şudur: bilinçsiz bir kısım Müslümanlar yılbaşı gecesini gayrimeşru ve çılgınca eğlencelerle kutluyor. Maalesef yılbaşı gecelerinde su gibi alkol tüketiliyor, milli piyango çekilişleri yapılıyor. Ve daha birçok rezalet. Bütün bunlara da devlet onay verdiği gibi, zaman zaman teşvik de ediyor. O gece olağanüstü tedbirler alınıyor. Sarhoş vatandaşların güvenliği için azami gayret gösteriyor. İşin üzücü yanı da bu.
Müslümanların büyük bir bölümü hicri yılbaşından haberi yokken, batı yaşam tarzı olan yılbaşı kutlamalarından geri durmuyor. Burada da bir tuhaflık var.
Önemli olan bir husus da şudur: Biz Müslümanlar olarak Batı’dan gelen her şeye ‘HAYIR’ diyemeyiz. Batı’nın iyi ve faydalı taraflarını alır, kötü ve zararlı alışkanlıklarını reddederiz. Ne var ki yıllardır tam tersini yapıyoruz; Batı’nın birçok ahlaksız yaşam tarzını taklit ediyor, yararlı şeyleri almıyoruz. Zaten onlar da vermek istemezler. Batı ile yüz yıldır anlaşamadığımız meselelerden biri de budur. Onlar bize “siz kavun-karpuz, buğday yetiştirin, ama sakın otomobil yapmaya kalkışmayın, biz size satarız” derler. Batı ile bu anlamda uyumlu olmamız mümkün değil. Onlar asla bizim güçlenmemizi, ilerlememizi, gelişmemizi istemezler. Şartsız olarak kendilerine riayet etmemizi, taklit etmemizi isterler.
Konu ile ilgili olarak havsalamın almadığı bir şey de; bir türlü bitmek bilmeyen ve Batı’dan ithal edilen özel günler; anneler günü, babalar günü, kadınlar günü, çevre günü…say say bitmiyor. Her ne hikmetse batılılar hangi günü, hangi amaçla ilan ettilerse bizler de aynen uygulamaya koyduk. Yıl içinde boş geçen günümüz, haftamız yok neredeyse. Her gün farklı bir kutlama var. Bu kutlamalar artık hayatımızın bir parçası oldu. Modern ve medeni vatandaş olmanın gereği! Bu kutlamalarda devlet de, vatandaş da tam uyum içinde. Devlet birçok meseleye duyarsız kalabiliyor, ihmalkâr davranabiliyor, ama gün kutlamalarında en ufak bir aksama yok. Bu da ayrı bir garabet.
Batı yaşamının bir parçası olsa da yeni yılın tüm insanlık dünyası ve özellikle İsrail zulmü altında yaşamak zorunda bırakılan başta Filistin/Gazze olmak üzere tüm İslam âlemi için barış ve huzur getirmesini diliyorum.
Başka bir yazıda buluşuncaya dek, hoşça kalın, esen kalın, mutlu kalın.
Not: Kıymetli İletişim Gazetesinin okuyucuları. Bundan böyle seyrek de olsa bu köşeden gündemdeki konuları sizlerle paylaşmaya, hasbıhal etmeye çalışacağım. Gayret bizden, tevfik Allahtan.