
Bu satırlar bizi anlatıyor söylemedi demeyin!
Yaşamın tadına varmak için bazen ne yapmalı diye düşünmeden edemiyor insanoğlu. Etrafındaki tüm olumsuzluklara rağmen hayata tutunma arzusu bedel ödemeye mecbur bırakıyor. Yaratıcının bizden istedikleri karşısında lakayt tavır takınmak insanoğlunun aciz ve cahil yaratıldığının ifadesi. Bitmeyen dünya sevdası ahireti ertelemenin, ıskalamanın da kapısını aralar. Tek dünyalık bir hayatı bizlere empoze ettiklerinden beri başımız dertten kurtulmadı gitti.
Ölümün asaletini konuşmadılar, anlatmadılar ve bunu bilinçli olarak yaptılar. Bizlerin tembelliğinden faydalandılar. Oysa bizler biraz sirkelenebilseydik, gözlerimizi iki dünyaya da dikebilmenin basiretini becerebilseydik asla başarıya kavuşamayacaklardı.
Dünyayı ateşe verenler kadar sessiz kalan bizler de vebalden kurtulamayız. bana ne demekle kurtulacağımızı zannetmek ahmakça bir sonuç. Hiçbir şey yapamamak değil çaresiz hissetmek vahimdir. oysa Allah (c.c) varsa gam yoktur demek soluğandan öte bir şeyler ifade etmeliydi. Bizi biz yapan değerlerimizin kıymetini bilemedik.
Hassasiyetimiz yerle bir
Nefsimizin istediği gibi savrulduk
Ne eski heybetimiz var nede asaletimiz
Bizleri görenler yüz çeviriyor.
Adaletten bahseden bizler her adaletsizliği zamana bir kusur atfederek kılıf ürettik. Müslüman idik müteahhit olduk. Namazlı idik abdestsizleştik. Oruçluyduk haramla iftar açar hale geldik. Mazlumun hamisiyken şimdi zalimi baş tacı eder hale geldik. Kapitalizm (paranın dini) bizleri muhasara altına aldı. Ne varsa ne yoksa para. nasıl olursa olsun yeterki para olsun. Helal haram demeden…
Bizlere izzet katan dinimize hakarete bile sessiz kalır hale geldik ya heyhat ki ne heyhat. Bizleri aziz kılan islam olmamızdı. İslamdan uzaklaştıkça hangi izzetten bahsedebiliriz? İslamın kokusu bize sinmiyorsa pisleşiriz. Bizi biz kılan değerlerimizi iyi muhafaza edemedik.
Kıblemizi şaşırdık. o yüzdendir ki içmeden sarhoş dolaşır olduk. Aklımız sadece şeytana hizmet eder oldu. Riyakarlık boğazımıza kadar dolanmış durumda. islamın izzetini taşımakta aciz kaldık. islamın emanetini taşıyamaz hale geldik.
Herkes mutsuz, herkes her şeyden şikâyetçi. Şükretme melekemizi kaybetmenin zirvesindeyiz. sevgi kaynağı olan Allah’ın (c.c) bizden istediklerine kulak asmaz olduk. O yüzdendir ki dualarımız cevapsız.
Dünyanın ekseriyetinde Müslümanlar zulmün farklı versiyonunu yaşıyor. Dik duruşumuzu muhafaza etmediğimizden dolayı kimse bize saygı duymuyor ve korkmuyorlar da. Ülke bazında olmadığı sürece yaptıklarımız askıda kalıyor. evet safımızın belli olması da bir erdem lakin yüreğimize su serpmiyor kahrımızla baş başa kalıyoruz.
Yeniden ihya olmak mecburiyetindeyiz. Bunu ancak ve ancak Allah’ın(c.c) dinine sahip çıkıp onu yaşadığımız oranda mümkün olacaktır. Kendimize saygımızın tükendiği bir toplumda başkaları bize nasıl saygı duysun? Bu mümkün değil ve olamaz da.
Herkesin kendine davet ettiği bir dünyada Allah’a (c.c) davet neden bu kadar sıradanlaştı. Oysa tüm insanlığa gönderilen Resul/Nebi (a.s) hepsinin tek hedefi insanları sadece ve sadece AHAD olan ALLAH’a (c.c) davet etmek olmuştur. oysa şimdilerde bin parçaya ayrıldık o yüzden güçsüzlüğümüz…”inanıyorsanız üstünsünüz” müjdesini de çoğu şey gibi yanlış anladık. Ve halen yanlış anlamaya devam ediyoruz.
Varoluşun şuurunu elde etmek, hem dünyada hem öbür alem de huzurun teminatıdır. Nefes alıp verdiğimiz sürece her davranışımızın, her kavramın, her manevi hal ve hareketimizin bilincinde olmak ve ona göre hareket etmek zorunluluğumuz var. Hayata anlam katan şuurdur. Şuursuzca yapılan eylem zarar vermese de zaman kaybından başka bir şey ifade etmeyecektir.
Hesap vermek kolay değil. Aciz ve cahil olarak yaratılan insanoğlunun bu denli rahat tavrı doğrusu korkutucu! Hiçbir şeye gücü yetmeyen bizlerin bu rahatlığı akıl almıyor…
Dünyalık her şeye vakti olupta bir yaratıcıya yani Allah’a (c.c) vakti olmayan fertlere döndük, döndürüldük. Tembellik bir kat artınca artık gözümüz de aklımızda körleşti. bir midemiz çalışıyor. onu da doğal ve helal olmayan şeylerle meşgul ettik.
Hakikatin yanında bir duruş sergilemediğimiz için her şeyden mahrum kaldık. artık hiçbir şey bize huzur vermez oldu. Şikayetlerimizin ardı arkası kesilmiyor. Teslimiyetsizlik bizlere pahalıya mal oldu. Toplumun ulaştığı merhale ortada.
Başkalarının dünyası için ahiretimizi tehlikeye attık. Birilerinin keyfi bozulmasın diye en yakınımızdakinin kalbini hiç tereddüt etmeden kırabildik. Bunu bir meziyet olarak da gördük maalesef.
Yaradılış gayemizin şuuruna eremediğimizdendir ki hayatı yaşanmaz bir hale soktuk. Maneviyatsız bir yürek, görmeyen göz, hakikate sağır bir kulak, akletmeyen bir beyin, kaskatı bir yürek gel de çık işin içinden.
Selam ve dua ile…