
Nicesi vardır ki kendine ait değildir diye başkasının alet-edevat, malzeme, makine, araç-gereç ve eşyasını kendi işinde horca kullandığı yetmezmiş gibi işin görüp bitirdikten sonra kindarca, sinsice ve haince bir şekilde zarar vermektedir. Oysaki kullandığı bu tür eşyalardan herhangi birisinin sahibiyle alıp veremediği de yoktur. Şimdi soruyorum; işini gördüğü bir başkasının eşya veya eşyalarından herhangi birine durup dururken neden zarar verir bir insan? Çünkü gaddardır da ondan. O kişinin ruhsal yapısını somut olarak analiz eden bir laboratuvar olsa karakterinin kötü bir maya ile yoğrulduğu hemen görülecektir.
Birini düşünün; elini yıkadığı lavaboyu, oturduğu veya kullandığı mekânı kasıtlı olarak kirletir, emanet aldığı eşyadan tutun da kendisine zararı olmayan başkasının eşyasına, malına, arabasına sinsice zarar verir, bu da yetmez; karıncayı ezer, ağacın dalını kırar, karnını doyurmak için çöplüğü eşeleyen hayvanı ürkütür, işkence eder daha da neler neler… Bu yapıdaki insanlara ne yaparsanız yapın, nasıl ederseniz edin, nedenli eğitirseniz eğitin, ne kadar öğütlerseniz öğütleyin; ıslah olmaz, yola gelmez, asla düzelmezler. Çünkü büyük bir olasılıkla ailelerinden “ayıp” ve “günah” kavramlarını öğrenemedikleri ve bu konuda terbiye almadıkları için ruh ve beyinlerinde bir bozukluk oluşmuş ve bu da doğal olarak davranışlarına yansımıştır.
Çevremizde bulunan ve bizimle aynı mahalleyi, sokağı çarşıyı-pazarı, kahvehaneyi, belki de aynı işyerini veya yuvayı paylaşan kendi eşyasına gösterdiği özeni başkalarına gelince esirgeyen bu tür muzır insanları, en iyisi tecrit etmek suretiyle yalnızlığa mahkûm etmektir. Bakmayın, aslında bunlar bu cezayı fazlasıyla hak ediyorlar zaten.