Anadolu’da; “Hamile kadın nereye giderse gitsin yükü de sıkıntısı da beraberindedir.” diye bir söz vardır. Gerçekten de hamile bir kadının yükünü ve sıkıntısını bir yerlere bırakıp, başka bir yere gidebilme şansı yoktur.
Aslında bu söz; derdi, acısı, kederi olanlar için söylenegelmiştir. Bu, geçici bir durum bile olsa; derdi kederi, acısı olan bir insan, nereye giderse gitsin kimlerle olursa olsun yine de mahzundur. Yüreği sıkıntılarla dolu, başı dumanlı, gönlü bulutlu, gözü yaşlıdır. Çevresinde olup bitenlere kayıtsızdır. Çevresindeki güzellikler, hiç mi hiç dikkatini çekmez. Çünkü bu insanın yarası derindedir, dolayısıyla buruktur. Kararmış olan o kişinin iç dünyası, dış dünyayı da gözünde karartmaktadır. Zaten insan için önemli olanı da iç dünyasının aydınlığı değil midir?
Bilinmesi gereken bir şey varsa o da insan hayatının, tekdüze olmadığıdır. İnsan hayatı, tıpkı bir yol gibi iniş ve çıkışlarla doludur. Her insanın aydınlık günlerinin yanında, karanlık günleri de olacaktır. Aydınlık günleri doğal olarak karşılayan insanın, karanlık günleri de aynı olgunlukla karşılaması gerekmez mi? Zira virajsız ve rampasız bir yol, dikensiz bir gül; meşakkatsiz, derdi, kederi olmayan bir hayat, düşlenebilir ama düşünmek asla mümkün değildir.
Acısı, derdi, kederi olan bir insanın unutmaması gereken başka bir şey daha vardır. O da dünyada hiçbir şeyin kalıcı olmadığıdır. Hava ne denli bulutlu olursa olsun sonsuza kadar bulutlu kalmaz. Mutlaka bulutlar dağılacak güneş doğacaktır. Önemli olan bu bulutlara katlanırken, sabırlı olmasını bilmek ve umutları ayakta tutabilmektir.
Zevk, neşe, eğlence yani güzel günler, hayatın birer parçası olduğu gibi, acı, keder, dert yani kara günler de aynı hayatın diğer parçalarıdır. Hem bunlar, insanı olgunlaştıran ve insana güzel günlerin değerini öğreten parçalardır. Şöyle ki ilaç da acıdır; lâkin sağlık için gereklidir.
Dertli kederli, acılı olduğumuz zamanlarda, kendi kendimizi avutmasını bilmeliyiz. Bu günlerin de gelip geçici olduğunu kendi kendimize telkin etmeliyiz. Umudumuzu asla yitirmemeliyiz, metin olmalıyız ve her şeyi zamana bırakmalıyız. Çünkü ‘zaman’ adını verdiğimiz kavram, vefasız olduğu kadar, aynı zamanda iyi bir ilaçtır. İnsanoğluna neleri unutturmadı ki!