Anadolu Ajansı
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Atatürk Spor Salonu’nda düzenlenen AK Parti Mardin İl Kongresinde, Mardin’in farklı kültür ve medeniyetleri bünyesinde barındıran ender bir şehir, aynı zamanda bilim, kültür ve ticaret kenti olduğunu söyledi.
Mardin’i, geçmişteki ihtişamlı hali gibi ilim, sanat ve irfan merkezi kılmanın gayreti içinde olduklarını aktaran Kurtulmuş, AK Parti İktidarı sırasında çok önemli işlerin yapıldığını vurguladı.
“Bu iktidar sırasında Türkiye’de gerçekten maddi zenginlikler sağlandı” diyen Kurtulmuş, hava ve karayolu ulaşımı ile sağlık ve eğitim gibi birçok alanda önemli hizmetlerin yapıldığını ifade etti.
“Devletin sürgün yeri olarak görüldü”
Kurtulmuş, AK Parti iktidarlarının 12 yıl boyunca yaptığı en önemli hizmetin zihniyet değişikliği sağlamak olduğuna değinerek, şöyle devam etti:
“Devletin zihniyetini değiştirmek, affedersiniz deveye hendek atlatmaktan daha zordur. Köyler yakıldı, insanlara dışkılar yedirildi, işkenceler yapıldı. İnsanların anadillerine, kültürlerine, başörtülerine, dinlerine, mezheplerine hor bakıldı. İnsanlar maalesef devletin demir yumruğu altında ezildiler, horlandılar, ikinci ve üçüncü sınıf vatandaş haline getirildiler. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri devletin sürgün yeri olarak görüldü, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin halkı devletin ikinci sınıf vatandaşı olarak görüldü.”
Geçmiş yıllarda Kürtçe, Zazaca veya Arapça’dan başka lisan bilmeyenlerin, mahkemelerde sanık veya tanık olarak konuştuklarında hakimin, bunu “Anlaşılamayan bir dil” olduğunu belirttiğini dile getiren Kurtulmuş, şunları söyledi:
“Devlet, vatandaşın diline sağırdı. Bırakın mahkemeyi, televizyonlarda Kürtçe ve Arapça türkülerin söylenmesi yasaktı. İbrahim Tatlıses, bırakın TRT’yi özel televizyonlarda bile birkaç sene öncesine kadar Kürtçe şarkılar söyleyemiyordu. Şimdi Allah’a çok şükür, Cumhurbaşkanımız Başbakanken Diyarbakır meydanında Şivan Perver ile Tatlıses bir araya geldi. 100 binlerce kişinin katılımı ile Başbakanımızın ve devlet erkanının önünde Kürtçe, Arapça ve Türkçe şarkılar söylediler. Kıyamet mi koptu ?”
Kurtulmuş, Türkiye’de başörtü zulmünün yıllarca yaşandığına dikkati çekerek, devletin vatandaşın başörtüsünü görmezden geldiğini, hatta müsaade etmediğini vurguladı.
Çok sayıda genç kızın ağlayarak gelecek hayallerini üniversite kapısının önünde gömdüğünü belirten Kurtulmuş, “28 Şubat’tan sonra seçilmiş bir milletvekili başörtüsü olduğu için Meclisten dışarı atıldı, yemin bile ettirilmedi, milletvekilliğine müsaade edilmedi” ifadesini kullandı.
Kurtulmuş, Mecliste 6 başörtülü milletvekilinin bulunduğunu, artık üniversite ve okullarda başörtülülerin öğretmenlik ve memurluk yapabildiğini aktararak, şöyle konuştu:
“Allah aşkına laiklik elden mi gidiyor ? Vatan mı bölünüyor ? Hiçbirşey olmuyor. ‘Bunlar laiklik elden gidiyor’ diyorlardı ama esasında laiklik değil, beylerin kurdukları düzen elden gidiyor. Onun için korkuyorlardı.
Midyat’taki Mor Gabriel Manastırı’nın mal varlıkları iade edilmeye başlandı. Mor Gabriel’in de Deyrulzafaran Manastırı’nın da bağlısı olan insanlar kendi manastırlarının mal varlıklarına insan haklarının gereği olarak sahip olmaya başladılar ve olmaya devam edecekler.”
“Millet egemenliğinden başka hiçbir egemenliği kabul etmiyoruz”
Eski Türkiye’nin vatandaşların farklılıklarından korkan bir ülke olduğuna işaret ederek Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Başörtülünün başörtüsünden, Kürt’ün, Arap’ın ve Zazanın konuştuğu anadilinden korkar, gayrimüslim yurttaşının dininden korkardı. Şimdi yeni Türkiye’de devlet-millet kaynaşmasını sağlıyoruz. Asıl olan devlet değil, millettir. Onun için milletteki bütün farklılıkları benimsiyor, bütün farklılıklarını zengin olarak görüyor ve bunları zenginleştirmeyi yeni Türkiye’nin hedefi olarak kabul ediyoruz. Onun için millet egemenliğinden başka hiçbir egemenliği kabul etmiyoruz. Milletten başka hiçbir güce eyvallah etmiyoruz.”
“Çözüm sürecinden vazgeçmek yok”
Kurtulmuş, bu yıl yapılacak genel seçimlerden sonra çözüm sürecine şimdi olduğu gibi bütün güçle devam edileceğini söyledi.
Herkesin birinci sınıf ve özgür şekilde yeni Türkiye’nin bir yurttaşı olarak yoluna devam edeceğini belirten Kurtulmuş, “İnşallah Türkiye’de silahlar kıyamete kadar susacak, silahlar toprağa gömülecek” diye konuştu.
Kurtulmuş, 35 yılda 35 bin kişinin yaşamını yitirdiğini, 7 bin güvenlik personelinin şehit düştüğünü ve 1,2 trilyon dolarlık maddi kayıp oluştuğunu dile getiren Kurtulmuş, yaşanan olayların Türkiye’de büyük kayba yol açtığını belirtti.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, her türlü provokasyona rağmen Türkiye’nin çözüm sürecini nihayete erdireceğine, barışı sonuna kadar sağlayacağına dikkati çekerek, “Bunu istemeyenler de 6-7 Ekim olaylarında olduğu gibi her türlü provokasyonu ortaya koyacak. Bu provokasyonlara karşı uyanık olacağız. Geriye gidiş yok, çözüm sürecinden vazgeçmek yok. Türkiye’yi daha ileriye götüreceğiz ve bu gönüllü kardeşliği sonuna kadar Allah’ın izniyle hep beraber sağlayacağız” değerlendirmesinde bulundu.
Çözüm sürecinin sadece Türkiye değil, bütün bölge için çok büyük önem taşıdığını ifade eden Kurtulmuş, “Çözüm süreci bütün bölge halkları için umut olacak. Mısır,Suriye, Irak, Yemen, Libya ve bütün geniş coğrafyamızla ilgi bir süreçtir. İnşallah da başarılı olacak ve sizlerin gayretleri ile nihayete erecek. Türkiye barış, huzur ve kardeşlik ülkesi olacak” dedi.
Azgın bir nehirden karşıya geçiyoruz, yüzde 80’i bitti
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, çözüm sürecine ilişkin, ”Azgın bir nehirden karşıya geçiyoruz, yüzde 80’i bitti. Geri dönelim demenin maliyeti çok yüksek. Geriye kalan yüzde 20’lik dilimini inşallah hep beraber el ele tutuşarak bir kişiyi kaybetmeden karşıya geçeceğiz” dedi.
Kurtulmuş, Mardin’de bir otelde sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle düzenlenen toplantıda, Türkiye’de herkesin özgür ve birinci sınıf vatandaş yapılması konusunda önemli adımlar atacaklarını söyledi.
Çözüm sürecinden geri dönüş olmayacağını belirten Kurtulmuş, “Bunu böyle düşünün; azgın bir nehirden karşıya geçiyoruz, yüzde 80’i bitti. Geri dönelim demenin maliyeti çok yüksek. Geriye kalan yüzde 20’lik dilimini inşallah hep beraber el ele tutuşarak bir kişiyi kaybetmeden karşıya geçeceğiz” ifadesini kullandı.
Kurtulmuş, süreci bozmak isteyenlerin olacağını, bunlara da öncelikle Kürt halkının cevabını vereceğini kaydederek, ”Kürt halkı da barışın, adaletin, özgürlüğün artık kokusunu aldı. Daha ilerisini tahmin ediyor, hayal ediyor ve hedefliyor. Dolayısıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşayan halkımız başta olmak üzere kimse geri dönüşü ve bundan vazgeçişe asla razı olmayacak” diye konuştu.
Türkiye-Suriye sınırı
Suriye sınırındaki kapılara ilişkin bir soru üzerine Kurtulmuş, sınır kapılarıyla ilgili sorunların Türkiye’den kaynaklanmadığını, söz konusu kapıları 24 saat işletebilecek donanım ve imkana sahip olduklarını kaydetti.
Suriye’deki ciddi problemler nedeniyle sınır kapılarının işletilmesinin mümkün olamadığını anımsatan Kurtulmuş, bu nedenle Mardin’deki sanayicilerin zarar ettiğini vurguladı.
Türkiye, bunların hiçbirisinden değildir
Kurtulmuş, Suriye’deki olayların bir günde çıkmış olaylar olmadığını, hepsinin tarihsel anatomisi ve arka planlarının bulunduğunu dile getirdi. Bölge ülkeleriyle ilgili kötü emelleri olan değişik türde ülkelerin bulunduğuna işaret eden Kurtulmuş, şöyle konuştu:
”Bunların bir tanesi, kendi küresel hakimiyetleri için bu bölgeyi güç gösterisinin yapıldığı sahne olarak değerlendirir. İkincisi, bölgesel hakimiyetleri için bölgesel güç gösterileri için özellikle Suriye ve Irak’taki gelişimleri bir araç olarak kullanmak ya da bunun üzerinden bir bölgesel güç göstermek isteyenlerdir. Üçüncüsü de ‘Hazır burada bir şeyler oluyor, biz de gemiyi kaçırmayalım, treni kaçırmayalım’ diyen ülkelerdir. Türkiye, bunların hiçbirisinden değildir.”
Suriye’deki IŞİD ve benzeri manzaralar karşısında ortaya çıkan siyasi tabloda ne yaptığını bilen ülkelerin bulunduğunu bildiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Bu kriz, ifade ettiğim bu 3 tür ülkelerin hiçbirisine dokunmuyor ama bize dokunuyor. Kobani’deki, Halep’teki, Şam’daki insanın acısı, Sincar’daki Yezidilerin acısı da bize dokunuyor. İnsan olarak dokunuyor, Müslüman olarak dokunuyor, kardeş olarak dokunuyor ve komşu olarak dokunuyor.”
Türkiye’ye maliyeti 5 milyar dolar
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, sınırları Suriyeli mültecilere açtıkları için bazı partilerin kendilerine eleştirilerde bulunduğunu hatırlatarak, yardım isteyen, herkese yardım elini uzatmak zorunda olduklarını söyledi.
Türkiye’nin Alevi Türkmenleri, Sünni Türkmenleri, Sünni Araplar’ı, Yezidiler’i ve Kobanili Kürtler’i misafir olarak topraklarına aldığını anımsatan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Bütün bunların 4 yılda Türkiye’ye maliyeti yaklaşık 5 milyar dolar. Bunu iftiharla söylüyorum. Avrupa ülkeleri, batılı ülkeler, doğu ülkeleri, İslam ülkeleri, uluslararası kuruluşlar, hepsinin katkısı ise sadece 245 milyon dolardır. Bunu söyleyince bozuluyorlar. Türkiye halkı, yemedi ekmeğinin yarısını verdi. Biliyoruz ki, Suriyeli kardeşlerimizin problemleri çok büyük.”
Durum değişse Türkiye yeni göçmen dalgasıyla karşı karşıya kalacak
Kurtulmuş, Halep’teki mevcut durumun değişmesi durumunda Türkiye’nin çok ciddi bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalacağını söyledi.
”Allah muhafaza eğer Halep’te şu anki durum bir değişse Türkiye, bir günde 400 bin, 500 bin, 600 bin yeni göçmen dalgasıyla karşı karşıya kalacak” ifadesini kullanan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
”İlk başta Suriyelilerin geçici bir süre Türkiye’de barınacağını ve geri döneceğini tahmin ettik. Nitekim hepimiz böyle tahmin ettik. Ama şimdi ciddi bir şekilde bu insanlar, belki uzun sürecek bir savaşın mağdurları olarak burada bizim muhacirlerimiz olarak bizim memleketimizde duracaklar. Her türlü desteği sağlayacağız.”
1 milyon 700 bin Suriyeli Türkiye’de misafir
2011 yılından bu yana 1 milyon 700 bin Suriyelinin Türkiye’de misafir edildiğini ifade eden Kurtulmuş, İç savaş nedeniyle 10 milyon 500 bin Suriyelinin göçmen haline geldiğini kaydetti.
Kurtulmuş, Irak Tunus ve Yemen gibi bütün İslam coğrafyasının bölünmüş vaziyette olduğunu belirtti.
Bütün dünyanın büyük kargaşalar, kırılmaların içerisinde olduğunu ifade eden Kurtulmuş, Ukrayna’da Rusya ile batının birbirine girmiş vaziyette bulunduğunu dile getirdi.
Kurtulmuş, dünya barışının Türkiye’de olduğu gibi yeni bir zihniyetle tesis edilebileceğini, bu zihniyette dünyada güçlü olanın gücünün değil, haklı olanın hakkının esas alınması gerektiğini vurguladı.
Dünya beşten büyüktür ve BM böyle devam edemez
Güçlü olanın gücü esas alındığında İsrail’in Filistin’e yaptığı zulmün önüne geçilemediğinin görüldüğünü dile getiren Kurtulmuş, İsrail’in saldırganlığını durdurulamamasının nedeninin Birleşmiş Milletlerin (BM) sistemi olduğunu anlattı.
“Öyle bir BM kurulmuş ki beş ülke ne isterse o oluyor. Kimin BM’de dayısı varsa istediği her türlü zulmü yapıyor” diyen Kurtulmuş, şöyle dedi:
“Dünya beşten büyüktür ve BM böyle devam edemez. Suriye’de 4 yıl içerisinde yaklaşık 300 bin sivil ölmüş. BM’ye gidiyorsunuz, Suriye rejimimin de orada bir dayısı var. Rusya, Suriye rejimini tutuyor. Gelin Ukrayna’ya hadi bakalım orada Müslümanlar yaşamıyor, daha rahatsınız. Ukrayna sorununu çözün ama çözemezler. Rusya, Kırım’ı ilhak ediyor, Ukrayna’yı işgal ediyor. Rusya BM’deki 5 ülkeden birisi. Allah rızası için bu akıl mıdır ? Rusya nasıl kendisinin işgalci olduğunu kabul etsin ve kendi aleyhine bir karar çıkarsın.”
Bu düzen böyle devam etmez
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, dünyada yeni bir düzenin kurulmasına ihtiyaç olduğunu işaret ederek, “Bizim medeniyetimizin zihniyeti ile çözülürse dünyada barışı sağlarsınız” şeklinde konuştu. Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Bu düzen böyle devam etmez. Bu düzen böyle devam etseydi bu kadar çok savaş olmazdı. Bu düzen adil bir düzen olsaydı, her sene dünyada 5 milyon 5 yaşın altında çocuk, aşılanamadığı için hayattan kopmazdı. İşte onun için nasıl Türkiye’de bir zihniyet değişimi olduysa dünya da bir zihniyet değişimi olacak. Sadece Türkiye’de barışı ve adaleti değil, yeryüzünde barışı ve adaleti hep beraber kuracağız. Türkiye’nin insanları, bu coğrafyanın insanları kuracak.”
Güçlü Türkiye
Kurtulmuş, barışın sağlanması için herkesin birlikte yaşama iradesine sahip olması ve din ile mezheplere saygı duyulması gerektiğini bildirerek, şöyle devam etti:
“Güçlü bir Türkiye, çözüm sürecini başarı ile tamamlamış, kendi içerisinde birliğini sağlamış olan bir Türkiye’dir. Siyasi ve ekonomik olarak ayağını sağlam yere basan, çevresine ilham olan ve yeryüzünde yeni bir dünyanın kurulması için gayret sarf eden bir Türkiye’dir. ”
Kurtulmuş, 7 Haziran 2015’te yapılacak seçimde, AK Parti’nin sandıklardan büyük farkla birinci parti olarak çıkacağını sözlerine ekledi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Soylu
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu ise AK Parti’nin özgüven, demokrasi ve kalkınma devrimini gerçekleştirildiğini vurgulayarak, yapılacak daha çok işlerinin olduğunu söyledi.
Şantajlarla, montajlarla sindirmeyi, korkutmayı ve ürkütmeyi istedikleri Erdoğan’ı, milletin, Cumhurbaşkanı seçtiğini anımsatan Soylu, Türkiye’nin bu tür oyunlara düşmeyeceğini belirtti.
Partililerin “Vur vur inlesin Pensilvanya dinlesin” sloganları üzerine Soylu, “Sizin attığınız her adımı dinliyorlar merak etmeyin. Kalbinizdeki o pırıltıyı dinliyorlar ve ürküyorlar. Kendini dev zanneden Pensilvanya mensuplarını cüce yaptınız. Bu sandık cüce yaptı, milli irade cüce yaptı” diye konuştu.
AK Parti Mardin milletvekilleri Abdurrahim Akdağ, Muammer Güler, Gönül Bekin Şahkulubey ile AK Parti Ankara Milletvekili Nurdan Şanlı ve Çorum Milletvekili Murat Yıldırım’ın da katıldığı kongrede, Bahattin Uncu il başkanlığına seçildi.