
Bir gün yolda giderken topallayan bir kediye rastladım. Aman Allah’ım! Anında kan beynime hücum etti âdeta. O anda kendi kendimden tiksinerek insanlığımdan nefret ettim. Zira bu zavallı, bu dilsiz, bu masum yaratığı bu hâle getirenin bir insan olduğu açıkça belli oluyordu. Hem de aramızda yaşayan; bizimle aynı sokağı, aynı pazarı, aynı kahvehaneyi paylaşan, gidip gelirken muhtemelen bizimle selamlaşan sözüm ona insan.
Zulme uğrayarak mağdur edilmiş, bu dilsiz masuma usulca yaklaşmaya çalıştım: “Gel, pisi pisi” diyerek çağırdım. Amacım ona yardım etmekti. Ama o, haklı olarak ürktü ve üç ayağı üzerinde seğirterek kaçmaya başladı. Nasıl Kaçmasın ki? Artık onun gözünde insanoğlu; ona acılar veren, gaddar, hain ve zalim bir yaratıktı. Arkasından uzun uzun baktım, çaresiz ve iç dünyam kararmış bir hâlde…
Bu insan müsveddesi, bu insancık; kendi hâlinde yaşamaya çalışan masum ve dilsiz bir yaratığa, durup dururken bunu neden yapar, yaparken acaba ne düşünür? Diye kendi kendime sormadan edemedim ve hemen arkasından da derin bir düşünceye dalarak bu sorumun cevabını bulmaya çalıştım: Olsa olsa böylesi insanlar; gaddar ve hastalıklı ruhlarını tatmin etmeye çalıştıkları kesindir. Zira bir cana zulüm etmeden, eza, cefa vermeden rahatlamazlar. Çünkü ruhlarının gıdası zulümdür. Bir yerde insanlara güçleri yetmediğinden, zavallı ve savunmasız hayvanlara yönelirler. Çünkü hayvanları sahipsiz zannediyorlar da ondan.
Ey zalim! İçtiğin bir çayın bile bedelini öderken, Yüce Yaratıcı’nın, yarattığı canı acıtmanın bir bedeli olmayacağını mı sandın? Yaratıcı, ona dört ayak verirken birini kırmak ne haddine senin! Onu, sen mi yarattın, ona ve ona muhtaç belki de henüz gözleri açılmamış o minnacık yavrularının rızkını sen mi verdin de ona bu zulmü reva gördün? İyilik etmek ruhuna uygun düşmeyebilir, bunu gayet iyi anlayabilirim de hiç olmazsa kötülük işleme ey alçaklardan da alçak olan zalim! Acaba sana yetki verilir veya eline fırsat geçerse daha ne zulümler işlerdin ne zulümler, ne marifetler (!) sergilerdin ne marifetler? Tahmin edebiliyorum.
Unutma ki en basitinden bir kişinin kendi malına sahip çıkması bile gayet doğalken; Yüce Mevlâ’nın kendi eseri olan kuluna, sahip çıkmayacağını düşünmek gafletin en derini ve cehaletin en kesifidir ve şunu da bil ki senin gibi zalimler de sefillerin en sefilidir!