
İdeal bir yaşam, bütünlük arz eden bir yaşamdır. Yaşamımızı bir bütün hâline getirmek ise tamamen elimizdedir. Eğer içimizde istek varsa beyinsel olarak da bir özrümüz yok ise söz konusu böyle bir yaşamı yakalamak hiç de zor değildir. Peki, böyle bir yaşamı elde edebilmek için yalnız başına çalışmak yeterli midir? Elbette hayır! Bunun yanı sıra çalışkan olmak da gerekir. Sakın ola çalışmak ile çalışkanlığı karıştırmayalım, Çünkü bunlar ayrı ayrı kavramlardır. Şöyle ki; çalışmak, bir zorunluluktur hatta yapaydır. Çalışkanlık ise içten gelen bir istek olup üstelik de doğaldır.
Her neyse biz asıl konumuza dönelim; başarılı ve bütünlük arz eden böyle bir yaşam için çalışkan olmak aslında tek başına yeterli sayılmaz. Aynı zamanda çaba göstermemiz yani iyi bir girişimci olmamız gerekir. Aksi takdirde çalışmalarımızı uygulayabileceğimiz veya sergileyebileceğimiz bir zeminimiz olmayacağı için çalışkanlığımızla, çalışmalarımız havada kalacak ve bu da tıpkı treni yapıp rayını döşemediğimiz veya uçağı yapıp havaalanını düşünmediğimiz gibi bir durum ortaya çıkaracaktır.
Doğrusu girişimci olmak da başlı başına yeterli değildir. Bununla beraber çevremizde olup bitenleri gözlememiz gerekir. Öyle ya! Çevremizde neler olup bitiyor, eskiyen işe yaramaz duruma gelen nelerdir, ne gibi yenilikler doğmuştur? Ortamın değişkenlik durumu, eksik ihtiyaçlar ve benzeri gibi durumlar tabii! Bu da trenimizin hareket etmeden önce eksiğini saptama ile üzerinde gideceği rayın veya uçağımızın havalanırken ve inerken gereksinimleriyle, güvenliğini kontrol etmeye benzer.
Peki, bu kadarla iş biter mi? Tabii ki hayır! Buna ek olarak çevremizdeki insanlarla olumlu ve sağlam ilişkiler kurmamız yani yaşamamızın önemli bir parçası olan ailemizi, dostlarımızı, akrabalarımızı ve komşularımızı da ihmal etmememiz gerekir. Zira bu da trenimizin uğrayacağı istasyon ile uçağımızın konabileceği hava meydanlarıyla kurmamız gerek irtibata benzer.
Ve sonuç olarak kişisel meraklarımızı, kendimize karşı olan ödevlerimizi, eğlencelerimizi kısacası kendimizi de ihmal etmeden bütün bu kuralları tek tek yerine getirmemiz gerekir. Bu da trenimizi veya uçağımızı kullanmaya başlamadan önce, sağlık durumumuzu yoklamaya benzer.
Unutmayalım ki yaşam parçalardan oluşmaktadır. Bu parçaları ancak yan yana getirmekle yaşamı yaşanabilir bir bütün hâline getirebiliriz. Yoksa bu parçalardan biri eksik olduğu takdirde yaşamımızda bir takım aksaklıkların olacağı muhakkaktır. Peki, işin doğrusu da bu değil midir sanki?